16 Mayıs 2011 Pazartesi

çocuksuz şehrin kitapsız kuralları

Bu şehirde çocuk olmak yasak artık eski dostum,çocukken oynadığımız parklar resim artık. Kahkahalar günah, sevdiğine dokunmak çok büyük günah,,, sevmediğine sarılmak moda oldu.^' O eskidendi^' diyen büyükler ,' eskiden şöyleymiş' diyen biz küçüklere acır gözlerle bakmaya başladılar zira artık eskiden şöyleydi diyecek bir şeyimiz bile kalmadı. Hiçbir şeyimiz yok gibi sanki.
İstediğini yapmak suç,,, isteneni yapmak yaşamak için şart oldu. Hiçbir şeyimiz yok kocaman bir şehrimiz var. Ve ben biliyorum çocuklar koruyacak bu şehri. Çocuklar korkmadıkça ilelebet heyecanlı kaldıkça sokaklar böyle dolup taştıkça şehir bizim kalacak. Korkutuyorlar bizi gülüp geçiyoruz.Korkmuyoruz sonra ciddiye almayı öğreniyoruz.Şaka gibi yasakları, yazılmamış kuralları biz yıkıyoruz.Korkmayıp ciddiye alıp içimizden gülerek üstüne yürüyoruz , yürüyoruz.Şimdi onlar yok sayıyor bizi 'çocuklar yok' diyorlar,' parkları yıkın tüm eğlence kaynaklarını beslenebilcekleri her şeyi yok edin' diyorlar.(DESTROY) Sözde bizi koruyorlar. Bizi kendinizden koruyun diyorum önce,,, bizi kendimiz olmaktan alıkoyan,, her adımda karşımıza duvar koyan kendinizden. O zaman gülüp geçiyorlar.Güldü mü onlar bir umut kabarıyor içimde,,, lütfen o cadı kahkahasını ben uydurmuş olayım zihnimde. Gülüyorlar işte hırsları yokmuş gibi insana insan gibi davranırmış gibi gülüyorlar diyorum. Oysa kendim uydurmuşum ben o gülüşleri. Sinirden patlayan o konfetileri her seferinde kutlama sanmışım. Yok öyle yapmamışım , biliyormuşum her şeyi.Şimdi onlar korkuyorlar bilen insan tehlikelidir kaçın diyorlar.Bildiğini paylaşanı hemen en uzaklara sürüyorlar, yaşamasın kimse diye bizi çok zorluyorlar. Ben isterim ki çocuklar ağlamasın, kimse bu kadar kabalaşmasın.Ben isterim ki bu kuralsız şehirde kuralları tek bir kişi yazmasın.Ben isterim ki kutlamalarda kahkahalar müzik olsun, herkes sevdiğine sarılsın.Ben isterim ki isteyen istediğini alsın yalnız kimseyi aç bırakmasın.Ben isterim ki herkes özgür olsun ki yasaklara ihtiyaç kalmasın.
Sonra ütopya diyorlar.Ben hayal diyorum zira gerçekleşemeyen hayaller ütopyadır benim için.. .Severim ütopik fikirleri ancak hayallere inanırım ben hayallere .... Çocukların hayalleri vardır,çoğu ütopyadır.Gerçekleşen hayallerse yanlarına kar kalır.Bırakın hayallerimiz özgür kalsın,, bırakın hayal kanallarımız açık kalsın.Bırakın gezelim görelim kimse ayaklarımızdan bizi betona çakmasın.Parkta oynayacak çocuklar çakılı kalmış o betonlarda çocuk parkına benzemesinler ,,,katılaşmasınlar.Katılaşmayalım.Sıvı da olmayalım tamam plazma olalım birbirimize akıp yeniden bir olalım.

2 Mart 2011 Çarşamba

Ayvayı yedim.

Bu sabah ayva aldım manavın en güzel yerinden
Manavın en güzel yerinde ki en güzel ayvaydı bu
Sevgilim geçti içimden sever yer dedim o ayvayı
Hem biraz kırgındı atlatır umarım hastalığı
Eve döndüğümde sevgilim yeni uyanmıştı,
Gözleri nerdeyse hiç açılmamıştı...
Al sevgilim sana ayva aldım dedim güldüm gözlerine
Ayvadan nefret ederim niye ayva aldın diye cevap verdi yüzüme
Ayva seversin sanmıştım sana en güzelini almıştım
Bir kerecik denesen hatırım için onu yesen
Yemem dedi ayva nedir? Ayva seven insanın derdi nedir?
Aradan saatler geçti
Ayva dolabın köşesinde mahzun,, intikamını bekledi
Sevgilim yanıma geldi 'bana B vitamini gerek' dedi
Ayva buzdolabından 'B vitamini deposuyum' diye kükredi
Bu sevgilimin duyamayacağı bir sesti
Aracı oldum ayva ile sevgilim arasında 'B vitamini ayvadan sorulur' dedim
Sevgilim ben ayımıyım ,ayva ayıların kutsal meyvesidir dedi
Yok yok armuttur o karıştırıyorsun sevgilim
Bana ne ben yemem,,, ayvadan hiç hazzetmem
Ben de aslında pek sevmem ama her kış canım ister
Yiyelim dedim en sonunda çok faydalı
Bana inanmadı internetten baktı
Ayva meğer gülgillerdenmiş
Kaynağı eskilerdenmiş
Bal döküp yiyenler işini iyi bilenlermiş
Evde bal yoktu ama doğradık yedik
Ayvayı sevdik ...Ben zaten her yediğimde severim
Yemediğim de demesem de severim
Evet evet ben ayvayı yedim mi severim.



28 Şubat 2011 Pazartesi

martkapıdanbaktırırkazmakürekyaktırır

...,,,,,..,.Doğru. Eksik. Mart mahveder bitirir, martın geleceği şubattan bellidir.Mırnav sesleri yükselir,yükselir.Acı çekercesine miyavlayan oraya buraya sürtünen biricik yavrunun ne zaman ne şekilde bu hale geldiğini düşünüp kahrolursun.Ya da ben abartıyorum.
Abartıyor olsam bile dayanamıyorum.Çiftleşmesi için çok erken zira gebeliği kaldıramayabilir minik patileri. Çiftleşmiyor olmasıysa ızdırabın ta kendisi.Sürekli psikolojik gerilimler silsilesi.Kimse rahat değil ne o, ne ben ne de eve gelen testeron içerikli erkek konuklar.
Eveet. Kısırlaştırmak mükemmel bi çözüm olabilir ama üzgünüm 20 kiloluk bi kedi istemem.Açıkçası haz etmem ben şişko kedilerden.
Başa gelen çekilirci bi tavırla yaklaşıyorum şimdi ona.Şefkat dolu gözlerle bakıyorum kucağıma kıvrılıp uyuduğunda.İçimden süzülen sevgi dalgalarıyla çevreliyorum onu uyanınca her şey bitsin diye ama bitmiyor.Uyanıp kalkınca yaptığı ilk şey mırrrnav diyerek kendini sürttürmesi oluyor bulduğu ilk yere.Ki bu yer gerçekten hiç farketmiyor,,,ama en çok deri çantaları seviyor Unique.
Şimdi uyuyor yine işte sol kolumda.Mırıldıyor yine eskisi gibi kafasını okşayınca. Uyusun büyüsün.Büyüsün ki çiftleşebilsin gönlünce.Di mi kızım....Evet.

24 Şubat 2011 Perşembe

Ko(r)kmuyor musun?

Şehir farklı kokuyor,gece kokuyor ,,gündüz kokuyor.Şarap kokuyor ,kedi kokuyor.
Kitap kokuyor dergi gazete mecmua hepsi kokuyor.
Kokuyor adam...Balık kokuyor,rakı kokuyor.
Kahvem kokuyor demlenirken buram buram geliyor,, kalk diyor.
Halk diyor su kokuyor ,,patlamış borular kokuyor.
Kötü kokuyor...
Kırlara indik ot kokuyor, bahar kokuyor.Çiçek kokuyor ,pembe pembe.
Sarı papatya mor sümbül kokuyor.
Aşk kokuyor ,, kırmızı ne varsa cezbediyor.
Kokuyu gördüğün yerde koklamayı bırakmadıkça daha çok kokuyor.
Gözlerini kapat ,, yine kokuyor.
Sen kokuyorsun ben kokuyorum,,,dolapta portakal bozulmuş kokuyor.
Kokularımız karışıyor,,kokuyoruz işte...
Kokun senin mi?Bu koku,, sen gibi kokmuyor.
Şehire bulanmışsın is kokuyorsun,,hani çiçek tarlaları.
Şehire adanmış bir peri şehir kokuyor.
Oysa çiçek kokardın kanatlarını çırparken sen ,,hani peri tozların nerde üstüme serpeceğin?...
Hani koku olup uçacaktık.
Ko(r)kuyor musun?
Sen sen gibi ko(r)kuyor musun?
Kokmaktan korkmadıkça kendin gibi kokabiliyor musun?
Korkmaktan korkmadıkça kendin gibi korkabiliyor musun?
Ko(r)kmuyor musun?

23 Şubat 2011 Çarşamba

4 dört'lük

Ne gecem karanlık ne gündüzüm sisli
Ne söylediğim var ne de sakladığım gizli
Yersiz bir mezarda açan çiçeğim ben
Yine herkes zamansız ormanda kitli

Bulduğunu sandığında sen anahtarı
Kapıya yollar açarsın çıkmak için dışarı
Gider bakarsın ne kapı var ne de duvar
İşte o zaman görürsün olmayan sınırları

Yazarken de anlamadım kim koymuş kuralları?
Sınırlar seni bazen uydurmak uyakları
Eğer olur da görmediğine inanmayı başarırsan
Topla gel sen bana kokulu zambakları

Zaten üzerimde süslü ahenk tohumları
Sevgim de var serpilmeye hazır
At da gel üstünden otoriteyi, baskıyı
Genişleyelim arındıralım korkudan insanları